Güç Yüzükleri – Üçüncü Bölüm Değerlendirmesi
Bu sabah Yüzüklerin Efendisi: Güç Yüzükleri dizisinin üçüncü bölümü yayınlandı. Tıpkı bir önceki yazıda olduğu gibi dizinin yeni bölümüne dair görüş ve değerlendirmelerimi kendi adıma sizlerle paylaşmak istedim.
Númenor Krallığı
Bu bölüm daha çok Númenor Krallığı’nda geçti. Önceden bildiğimiz Elendil ve Isildur gibi karakterler de ortaya çıktı. Naip Kraliçe olarak Míriel’i de gördük. Dizide babası Tar-Palantir’in, tahttan indirildiği ve bir kulede inzivaya çekildiği söylendi. Fakat EKLER kısmında Pharazôn’un, Tar-Palantir’in ölümünden sonra zorla Míriel ile evlenerek kraliyet unvanını aldığı yazmaktadır. Yani bir naiplik söz konusu değildir. Pharazôn ise şimdilik dizide Míriel’in danışmanı olarak sunuldu; bilinen Pharazôn’a nasıl evrileceği merak konusu. Míriel’i canlandıran aktrisin seçimi beni pek memnun etmedi. Bir Númenor soylusunun neden “ten olarak daha esmer” bir aktrisin canlandırdığına anlam veremedim. Míriel’in tasviri Bitmemiş Öyküler’de açıkça geçer. Fakat bu kitabın kullanım hakları satın alınamadı diye bu tasviri kullanamadılar tabii. Yine de oyuncu seçimini genel olarak Númenor tarihine uygun bir şekilde yaparak “daha açık tenli” bir aktris seçmenin kimseye bir zararı olmazdı.
Benzer bir başka konuya değinecek olursak, Númenor’daki bazı sahnelerde Uzakdoğulu ve Güneydoğu Asyalı kişiler dikkatimi çekti. Bu da anlayamadığım eklemelerden biri oldu; hatta ilk gördüğümde çok şaşırdım. Bunun dışında Númenor Adası ve Krallığı’nın genel mimarisi güzel yansıtılmıştı. Halktan kişiler ve askerlerin kostümleri de göze iyi geliyordu. Görsellik konusunda başarılı bir iş yaptıkları ortada.
Elendil ve Çocukları
Bu bölümde Elendil’i ve çocukları Isildur ile Eärien’i gördük. Elendil, soylu aileden gelen bir gemi kaptanı olarak anlatıldı. Daha sonra Míriel tarafından terfi ettirilerek bir göreve atandı. Görevi için aldığı kılıç muhtemelen Narsil. Isildur’u denizci olarak gördük, fakat bundan pek hazzetmediği aşikârdı. Eärien, dizinin kendi karakterlerinden biridir; hikâyelerde Elendil’in bir kızı olduğu söylenmemiştir. Eärien, daha çok mimariye ilgi duyduğu söylenen yeni bir karakter ve bölüm sonunda da çıraklığa kabul edildiği haberini aldı. İlk başlarda Elendil’in diğer oğlu Anárion’un diziye dahil edilmediğini düşünüyordum. Bunun sebebi ise Elendil’in konuşurken sadece Isildur ve Eärien’den bahsetmesiydi. Fakat daha sonra Anárion isminin de geçmesi beni sevindirdi. Anárion, Isildur’dan 10 yaş daha küçüktür. Dizide Isildur’un genç olduğunu göz önüne alırsak daha genç bir Anárion bekliyorum.
Makale
Galadriel, Orta Dünya’ya dönmek için bir gemiye ihtiyacı olduğunu söyledi. Fakat Valinor’dan yüzerek dönmeye karar verdiğini düşünürsek Númenor’dan Orta Dünya’ya da yüzebilir sanırım; nihayetinde aradaki mesafe öncekine göre daha kısa. Bunun dışında geçtiğimiz günlerde bir forumda, Emmy dergisinin yeni sayısında Güç Yüzükleri dizisine ve dizinin oyuncularına yer verdiğini gördüm. (Bahsi geçen derginin dijital versiyonuna buradan ulaşabilirsiniz.) Burada Galadriel, Durin, Elrond ve Gil-galad gibi öne çıkan karakterlerin künyeleri yer alıyordu. Halbrand kısmında dikkatimi çeken bir cümle vardı: “Galadriel’in aşk ilgisi, insan ırkından biri ve ilk kez okyanusta bir salda ortaya çıkıyor.” Bunu görünce merak ettiğim şu oldu: Senaristler neden böyle bir şey yapma gereği duydular? Orta Dünya’da sadece 3 kez olan Elf-İnsan aşkı dizidekilerin de eklenmesiyle böylelikle 5’e çıktı. Fakat ileriki bölümlerde daha da artma ihtimali var mı, merak ediyorum.
Bu dergideki makalede de Kılayakların (Harfoots) Hobbit olmadığı yazılmış. Bunun sebebi ise Amazon ve Vakıf arasında yapılan anlaşmanın bir maddesinden kaynaklıymış. Vakıf ile yapılan anlaşmaya göre Hobbitlerin dizide yer almasına veya görünmesine izin verilmemiş. Bu yüzden de Kılayaklar dizide, Hobbitlerin bir alt ırkı olarak yapılmış. Hem Hobbit hem de Yüzüklerin Efendisi kitaplarının haklarını alıp da Hobbitlerin kullanılmasına izin vermemek anlamsız geldi. Zira yine Ekler kısmında “hobbit” isminin, ilk başlarda Ülkenler ve Samanpostlular tarafından Kılayaklara verildiği ve Rohan dilindeki “holbytla (oyuk inşa eden)” kelimesinin değişmiş bir hali olduğu yazar.
Kılayakların olduğu sahneler, geçen bölümlerde olduğu gibi sıkıcı bir akıştaydı. Meteor-adam’ın Gandalf veya başka bir Istari büyücüsü olması ihtimali devam ediyor. Amazon’un kendi yarattığı bir Istari büyücüsü olma ihtimali var, diye de duymuştum. Gandalf hissi veriyor, ama umarım o değildir.
Sindarin ve Quenya
İkinci bölümün sonunda Arondir’in esir yakalandığını görmüştük. Bu bölümün başında diğer esirlere katıldı. Esirlerin arasında kendi birliğinden askerler ve Dizdar da vardı. Orklar güneşe çıkamadıkları için bu esirlere tüneller açtırıyordu. Burada çıkan bir isyan sahnesi vardı. Ardından da bir warg gördük. Warg, görüntü olarak sırtlana benziyordu ve efekt konusunda biraz göze battı. Orklarca sürekli adı geçen Adar’ı da son sahnede bulanık olarak gördük. Bakalım o kim ve nasıl bir karakter olarak karşımıza çıkacak.
Bunun dışında belirtmek istediğim bir başka husus, Arondir’in bir Silvan Elfi olduğu, fakat Elfçe konuştuğunda Quenya’yı kullanması. Önceki bölümlerde ve bu bölümde de Quenya kullanımını duydum. Silvan Elfleri, Sindarin’i kullanırdı. Quenya ise Noldor ve Vanyar Elfleri tarafından kullanılırdı. Noldor Elfleri, Orta Dünya’ya geldiklerinde bu dili kullanmaya devam ettiler. Fakat Doriath ve Sindar Elflerinin Kralı Thingol, Akraba Kıyımı’nı duyduğunda Quenya’nın kullanılmasını yasakladı ve Orta Dünya’da Sindarin daha yaygın bir hale geldi. Böylelikle Quenya, günlük konuşmada pek kulllanılmayan, daha çok resmi bir dil olarak yazılı metinlerde ve çoğunlukla alimler tarafından kullanılan bir dil oldu.
Yüzüklerin Efendisi: Güç Yüzükleri dizisinin üçüncü bölümüne dair değerlendirme ve eleştirilerim bu kadar. Sizin çok beğendiğiniz veya hiç beğenmediğiniz kısımlar var mıydı? Varsa bunlar neydi? Fikir ve görüşlerinizi bizimle paylaşın.
Diğer bölümlere ait değerlendirmelere buradan ulaşabilirsiniz.
