-
Sevmek Zamanı’nın Zamansız Derinliği
“Dikkat bu yazı Sevmek Zamanı (1965) filminden sürprizbozan (spoiler) içermektedir.” Sevmek Zamanı (1965), Metin Erksan’ın yönettiği ve Türk sinema tarihinin en estetik, en özgün filmlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Film, sadece bir aşk hikâyesi değil, aynı zamanda insan doğasını, idealize edilmiş sevgiyi, sanatın gücünü ve gerçeklik-illüzyon ikilemini sorgulayan derin bir yapıttır. Bu filmi anlamak, onun tüm katmanlarını ve simgelerini keşfetmekle mümkün olur. Hikâyenin Derinliği Hikaye, Halil adlı bir duvar boyacısının, çalıştığı köşkte bir kadının portresine aşık olmasıyla başlar. Halil, portreye karşı hissettiği aşkı o kadar güçlü ve saf bir şekilde yaşar ki, böylelikle gerçek hayatta Meral ile karşılaştığında bile bu aşk değişmez. Bu, klasik aşk hikâyelerinden çok farklıdır: Estetik ve…
-
Kadim Dillerin Yankısı: Fantastik Evrenlerde Dilin Evrimi ve Gücü – II. Bölüm: Westeros’un Sözleri
Tarihin en kadim zamanlarından beri dil, yalnızca iletişim kurmanın değildir. Aynı zamanda dünyayı şekillendirmenin de bir aracı olmuştur. İnsanlık, nesneleri adlandırarak onları tanımlamış; tanımlayarak da onlara hükmetmeye çalışmıştır. Mitlerden masallara, kutsal metinlerden fantastik kurgulara kadar birçok anlatıda “söylenen söz” fiziksel bir etki yaratır. Sözcükler bir büyüye, bir emre, bir lanete ya da bir mucizeye dönüşebilir. Fantastik evrenler işte tam da bu noktada, dilin sıradan bir araç değil. Evren kurucu bir unsur olduğunu hayal eder. Bu evrenlerde dil, yalnızca karakterlerin konuşma biçimi değildir. Aynı zamanda kültürün, tarihin ve kimliğin de taşıyıcısıdır. Her ırk, her toplum, hatta bazı durumlarda her birey kendi diliyle birlikte kendi dünyasını da yaratır. Elfçe’nin incelikli zarafetiyle Cüce…
-
Bir Artı Bir Bir Eder mi?: Incendies’in İzinde
“Dikkat bu yazı Incendies (2010) filminden sürprizbozan (spoiler) içermektedir.” Şu ana kadar öğrendiğiniz matematik, kesin ve net sorular için kesin ve net yanıtlar bulmaya yönelikti. Şimdi yeni bir maceraya çıkıyorsunuz. Çözümsüz sorunlarla karşılaşacaksınız. Bu sorunlar sizi aynı derecede çözümsüz başka sorunlara götürecek. Kendinizi savunmanız mümkün olmayacak çünkü karşılaştığınız sorun, aklınızın çözemeyeceği karmaşıklıkta olacak. Saf matematik ve yalnızlığın diyarına hoş geldiniz. Matematik hocasının bu sözleriyle başlıyor İçimdeki Yangın hikayesi. Annelerinin ölümüyle beraber, son isteği olan vasiyeti yerine getirmek isteyen Marwan ikizleri bir yolculuğa çıkıyor. Bu yolculuk, savaşın, aile bağlarının, kimlik ve inanç çatışmalarının dolu olduğu bir geçmişte gerçekleri bulmalarını sağlıyor. Ortadoğu’nun Kanlı Gölgeleri Ortadoğu’da yaşanan savaşlar, yıllarca beraber yaşayan halkların birbirine…
-
Zaman Çarkı: Kitaplar ve Dizi Karşılaştırması
Zaman Çarkı yalnızca bir fantastik kurgu serisi değildir. Aynı zamanda karakterlerin içsel yolculuklarına ışık tutar. Sosyal yapıları, kaderin rolünü ve insan doğasını derinlemesine inceler. Robert Jordan’ın inşa ettiği dünya oldukça ustacadır. Bu evren, sadece birkaç büyülü yaratık ya da savaş sahnesiyle sınırlı kalmaz. Aynı zamanda, dünya tarihinden, kültürlerinden, inanç sistemlerinden ve bireysel insan deneyimlerinden beslenen bir yapıdır. Bu yazıda, Zaman Çarkı kitapları ile dizisi arasındaki farkları ele alacak, kitapların sahip olduğu derinlik ile dizinin yüzeysel anlatımına dair gözlemlerimi paylaşacağım. Karakter Gelişimi: Kitapların İnceliği, Dizinin Yüzeyselliği Zaman Çarkı kitaplarının en güçlü yanlarından biri, karakter gelişimidir. Yazar, bu serideki her karakteri gelişen bireyler olarak sunar. Onlar zamanla büyür, değişir, kırılır ve yeniden…
-
Kadim Dillerin Yankısı: Fantastik Evrenlerde Dilin Evrimi ve Gücü – I. Bölüm: Tolkien’in Dil Evreni
Tarihin en kadim zamanlarından beri dil, yalnızca iletişim kurmanın değildir. Aynı zamanda dünyayı şekillendirmenin de bir aracı olmuştur. İnsanlık, nesneleri adlandırarak onları tanımlamış; tanımlayarak da onlara hükmetmeye çalışmıştır. Mitlerden masallara, kutsal metinlerden fantastik kurgulara kadar birçok anlatıda “söylenen söz” fiziksel bir etki yaratır. Sözcükler bir büyüye, bir emre, bir lanete ya da bir mucizeye dönüşebilir. Fantastik evrenler işte tam da bu noktada, dilin sıradan bir araç değil. Evren kurucu bir unsur olduğunu hayal eder. Bu evrenlerde dil, yalnızca karakterlerin konuşma biçimi değildir. Aynı zamanda kültürün, tarihin ve kimliğin de taşıyıcısıdır. Her ırk, her toplum, hatta bazı durumlarda her birey kendi diliyle birlikte kendi dünyasını da yaratır. Elfçe’nin incelikli zarafetiyle Cüce…
-
Neden Trier?
Modern sinemanın en provokatif ve tartışmalı yönetmenlerinden biri şüphesiz Lars von Trier’dir. Sınırları zorlayan anlatımı, stilize görsel dili ve insan psikolojisinin en derin noktalarına inen hikayeleriyle tanınır. Trier, sinemasında yalnızca estetik değil, aynı zamanda rahatsız edici, kışkırtıcı ve duygusal olarak yoğun anlatılar oluşturarak kendine özgü bir sinema dili geliştirmiştir. Filmleri, izleyiciyi hem büyüleyen hem de sarsan yapısıyla dikkat çeker. “Breaking the Waves”, “Dancer in the Dark”, “Dogville” ve “Melancholia” gibi yapımları, onu modern sinemanın en etkileyici yönetmenlerinden biri haline getirmiştir. Ancak Trier’in sinema dünyasında en çok ses getiren girişimlerinden biri, sinemaya minimalist ve gerçekçi bir yön kazandırmayı amaçlayan Dogma 95 manifestosudur. Dogma 95 ve Sinema Anlayışı Lars von Trier ve…
-
Code Geass İncelemesi: All Hail Lelouch
Özgün karakter tasarımları, kurduğu siyasi arena, dahiyane senaryosu ve sarsıcı finaliyle akılda kalıcı ve topluluğun saygı duyduğu bir anime serisi, Code Geass. Temel olarak mesih temalı bir kurgusu olan seri, mecha etiketine sahip olsa da, daha çok siyasi hamleler ve akıl oyunları üzerinden ilerler. Bu süreçte mecha savaşları da bir tür diplomasi aracı olarak kullanılmaktadır. Bu nedenle mecha türüne mesafeli olan izleyicilerin dahi ilgisini çeker. Seri ilk çıktığından beri genellikle Death Note ile kıyaslanmıştır. Ana karakterler Lelouch Lamperouge ve Yagami Light arasındaki benzerlikler bu durumu destekler. Her ikisi de zeki, karizmatik ve doğaüstü güçlere sahip olup bu güçlerini kendi planlarını gerçekleştirmek için kullanır. İki sezondan oluşan serinin ilk sezonu 2006’da,…
-
Yedinci Mühür: Ölüm ve Varoluş Üzerine
Yedinci Mühür (Det sjunde inseglet), İsveçli yönetmen Ingmar Bergman’ın 1957 yılında çektiği. Sinema tarihinde önemli bir yere sahip olan felsefi ve sembolik bir filmdir. Orta Çağ’da geçen bu eser, insanın varoluşsal sorgulamalarını, ölüm korkusunu ve ayrıca inançla ilgili ikilemlerini ele alır. Bu yazımızda Konusu ve felsefesi ile Yedinci Mühürü değineceğiz. Konusu Film, Haçlı Seferlerinden dönen şövalye Antonius Block ve onun sadık yaveri Jöns’ün, Avrupa’da Veba salgını sırasında ülkelerine geri dönüş yolculuğunu anlatır. Şövalye deniz kenarında uyandıktan sonra ölümle karşılaşır. Hayatını biraz daha uzatabilmek için onunla bir satranç oyunu oynamayı teklif eder. Film boyunca bu oyun devam eder. Hikaye sırasında Antonius ve Jöns çeşitli karakterlerle karşılaşır: vebadan kaçan köylüler, kendilerini cezalandıran…
-
Her: Modern Yalnızlık ve Teknolojiyle Örülen Bir Aşk Hikayesi
Spike Jonze’un 2013 yapımı “Her” filmi, modern çağın yalnızlığına ve insan-teknoloji ilişkisine cesur bir bakış sunuyor. Theodore Twombly’nin (Joaquin Phoenix) hikayesi, bir yapay zeka işletim sistemi olan Samantha (Scarlett Johansson) ile yaşadığı derin bağ üzerinden ilerlerken, izleyiciyi insan olmanın ne anlama geldiğine dair düşünmeye zorluyor. Filmin başlıca gücü, minimalist bir gelecekte geçen hikayesinin evrensel bir duygusal gerçekliği yakalayabilmesinde saklı. Jonze, duygusal ihtiyaçlarımıza teknolojinin verdiği cevapları incelikle işler. Aynı zamanda bu cevapların ahlaki ve felsefi sınırlarını da sorgulatıyor. Theodore, mektuplar yazarak geçimini sağlayan, kendi duygusal boşluğuyla mücadele eden bir adam. Onun Samantha ile kurduğu ilişki, yalnızca bir teknoloji ile bir insan arasında değil, aynı zamanda sevgi ve anlam arayışı arasındaki çelişkilerin…
-
Mitoloji ve Orta Dünya’da Cüceler
Kısa boyları, sağlam yapıları ve zanaatkârlıklarıyla bilinen cüceler, birçok mitolojide ve fantastik eserde önemli bir yer tutar. Bu yazımızda, hem mitolojilerde hem de J.R.R. Tolkien’in Orta Dünya’sındaki cücelerden ve cüce soylarından bahsedeceğiz. Mitolojilerde Cüceler Cüceler, özellikle İskandinav mitolojisinde, yer altında yaşayan, demircilik ve kuyumculukta ustalaşmış büyülü varlıklar olarak karşımıza çıkar. Edda destanlarında, cüceler tanrıların en değerli silahlarını ve eşyalarını yaratmıştır. Örneğin, Thor’un çekici Mjolnir, Loki’nin kandırmacaları sonucu cüceler tarafından dövülmüştür.Cüceler, genellikle güçlü ve hilekâr özellikleriyle bilinir. Kimi zaman tanrılara yardım ederken, kimi zaman onların karşısına çıkarlar. Ayrıca, cücelerin toprağın altında yaşayan ölü ruhlar olduğuna dair inançlar da vardır. Orta Dünya’da Cüceler J.R.R. Tolkien’in evreninde, cüceler Ilúvatar’ın yarattığı ilk varlıklar değildir.…